Ayvalık Gezi Rehberi. Bu sefer rota Ayvalık ve Cunda Adası. Doğal güzellikleri, yemekleri, meşhur tostu, lor tatlısı ve adaları ile ünlü Ayvalık daha önceleri sadece dalış için gittiğimiz ama hiç vlog çekme fırsatı bulamadığımız bir yerdi. Vlog için zamanı gelmişti. 🙂 Ayrıca bu gezimizin bizler için büyük bir önemi daha doğrusu önemli bir konuğu var, 2 aylık bebeğimiz Aras bey bu gezide bizlerle.
Cunda Adası ile başlayan gezi vlogumuzda tam 4 gün boyunca Ayvalık’ta gezilecek her yeri gezip gördük. Ayvalık’da keyifle geçen dört günlük gezimizi sayfanın en üstündeki bölümden veya buraya tıklayarak izleyebilirsiniz.
Hiç merak ettiniz mi Ayvalık tarihi nerelere dayanıyor, ya da tarihte ilk olarak hangi ad ile anılıyor diye? Sizi yormayayım, hemen cevabını vereyim isterseniz, tarihte “Kydonia” olarak adlandırılan Ayvalık’a ilk yerleşenler bir antik çağ halkı olan Misyalılar. Adamlar o zamandan buraların ileride değerleneceğini anlamış ama ellerinde tutamamış garipler.
Ayvalık, 29 Mayıs 1919 tarihinde İngilizlerin desteği ile Yunan kuvvetleri tarafından işgal edilmiş. Ulusal Kurtuluş Savaşımızın Ayvalık Cephesini kuran 172. Alay Komutanı Yarbay Ali Bey tarafından işgalci güçlere ilk kurşun sıkılmış ve 15 Eylül 1922’de Türk askeri birlikler Ayvalık’a girmiş ve Yunan işgali son bulmuştur.
Bilenleriniz belki vardır ama bilmeyenler için hatırlatmakta fayda var, Cunda Adası dediğimiz adanın esasen ismi Ali Bey Adası’dır, yani bu toprakları Yunan işgalinden kurtaran komutanın adı. Ama halk arasında Cunda ismi kullanıma devam etmekte. Cunda demişken, Ali Bey (Cunda) Adası’nın tarihini de kısaca konuşup hemen gezi notlarına geçelim.
Tarihin babası Heredot, bu adadan “Ekatonisos” olarak bahseder. Bilmeyenler için belirtmekte fayda görüyorum, Heredot Anadolu topraklarının çocuğudur, bu topraklarda doğmuştur, Grek değil Karyalıdır. MÖ 484 yılında Halikarnassos’da yani Bodrum’da dünyaya gelmiştir. Romalı devlet adamı Cicero tarafından “Tarihin Babası” olarak anılmıştır. Eseri olan “Historia” günümüzde tarih kelimesinin karşılığıdır.
Ayvalık, emekli olmayı beklemeden insanın şehirden kaçıp yaşamak istediği türden bir yer. İlçe olmasından dolayı içerisinde bir çok dükkan, mağaza vs. mevcut. Yani özetle belde değil, bildiğin ilçe. Hal böyle olunca kafeleri, restaurantları, mağazaları ve tarihi bina ve işletmeleri ile keyifli bir yer.
Biz burada 4 gün kaldık ve 4 gün nasıl geçti anlamadık. Keyifle dekore edilmiş sokakları, güler yüzlü insanları, çeşit çeşit mezeleri ve balık restaurantları ile keşke bir gün daha kalabilsek dediğimiz bir yer oldu. Tabi sanırım bunda en büyük etken, sezon başlamadan önce gitmemiz oldu. Biz oradayken sokaklar boş, yeme-içme yerleri sakindi. Hal böyle olunca koskoca ilçe sanki bir Kuzey Avrupa kenti gibi sessiz, sakin ve huzurluydu.
Video yayınlandıktan sonra özellikle bayram döneminde orada olan takipçilerimden gelen geri dönüşlere baktığımda gidiş zamanını çok iyi seçtiğimize bir kez daha kanaat getirdim. Tabi bu sorun sadece Ayvalık’a ait değil, milyonların yaşadığı büyük şehirler tatillerde buralara göç ettiği için tatil yerleri tatil sıfatından uzaklaşmaya başlıyor.
Cunda adası ile ilgili bir kaç önemli noktayı sizlerle paylaşmak istiyorum. Cunda sokakları ne yazık ki böyle koca koca arnavut kaldırımı taşlardan oluyor, haliyle bebek arabası veya engelliler için çok büyük sorun. Biz bebek arabamız ile çile çektik, baştan söyleyeyim.
İkinci bir konu restaurantlar, Cunda’da nerede balık yenir, nerede ne yenir gibi bir çok soru geldi Youtube videomuza. Ben videoda 2 akşam yemeği için restaurant gösterdim. Bu yerlerin hiç birini tanımam etmem, gittiğim zaman tanıştım, yediğim içtiğim her şeyin parasını ödedim. Bu sebepten beğendiğim yeri beğendim diyorum, beğenmediğim yeri videolara dahil etmiyorum, yılardır sistemim böyle işler! Ama bu demek değil ki benim beğendiğim yeri sizler de beğeneceksiniz, veya o an davrandıkları gibi başka zaman da davranacaklar. Bu sebepten videodaki yerlerden sorumlu değilim bunu not edin lütfen!
Diğer bir konu konaklama konusu, biz birinci sebepten ötürü ilk başlarda Cunda Adası’nın yukarı taraflarında bir pansiyonda kalırken, yolların azizliğinden ötürü sahilde bir otele geçmek durumunda kaldık. Yanılmıyorsam adı Bay Nihat idi. Temiz, güzel bir oteldi. Kahvaltısını pek beğenmemiş olsam da odaların temizliği, düzeni ve çalışanların samimiyeti o kadar muhteşemdi ki, saatlerce oturup muhabbet ettiğimiz oldu (Buradan teşekkürlerimi ileteyim).
Bakın burası önemli; mutlaka ama mutlaka Cunda Adası’na gidip Sevim-Necdet Kent Kütüphanesi’ne uğrayın. Sebebini merak edenleri videoya alalım, nedenini çok iyi anlayacaklardır. Orada bir kahve için, teşekkürü sonra edersiniz 🙂
Cunda’ya gidip sokaklarında kaybolun derim. O muhteşem sokaklarda bol bol fotoğraf çekin, dolaşın, evlerin duvarlarından sokaklara taşan çiçeklerin kokusunu içinize çekin…
Ayvalık’a gidip tost yemeden dönülmez, mutlaka bir tostu mideye indirin. Ama bizim gibi değişik yerlerini görmek istiyorsanız istikametinizi Macaron mahallesine çevirin derim. Orada dolaştıktan sonra doğru Şeytan’ın Kahvesi‘nde bir koruk suyu içmeye. (ki ben vlog için gittiğimde içememiş olsam da sağolsundan sonra bana gönderdiler). Güneşi de sahilde batırdınız mı alın size muhteşem bir Ayvalık turu.
Küçük köy gezdiğimiz yerlerden bir tanesi ama burada detaya girip yazıyı iyice uzatmak istemiyorum. Gezimizi merak edenler alalım Youtube kanalımızdaki Ayvalık videosuna.